HABERLER: Dünyanın en büyük bitkisi!

Haberi Paylaşmayı Unutmayın

Yeryüzünün bilinen en büyük bitkisi Avustralya kıyılarında keşfedildi. Araştırmacılar, 20 bin futbol sahası büyüklüğündeki deniz çayırının yaşının yaklaşık 4500 olduğunu tahmin ediyor.

Genetik bilimciler aslında farklı amaçlarla inceledikleri Batı Avustralya’daki bu büyük sualtı çayırının aslında tek bir bitki olduğunu belirtiyor. Bitkinin en az 4 bin 500 yıl önce, tek bir tohumdan yayıldığına inanılıyor.

University of Western Australia’dan araştırmacılar, deniz çayırının yaklaşık 200 kilometrekarelik bir alanı kapladığını söylüyor.

Ekip, Avustralya’nın en batı ucundaki Perth kentinin yaklaşık 800 km kuzeyindeki Shark Bay körfezindeki bitkiyi tesadüfen keşfetti.

Amaçları Avustralya kıyılarında yaygın olarak bulunan ve ‘kurdele otu’ (Posidonia australis) olarak da bilinen bu çayırların genetik çeşitliliğini anlamaktı.

Araştırmacılar körfezin bir ucundan sürgünler topladılar ve her bir örnekten bir “parmak izi” oluşturmak için genetik işaretçi olarak bilinen 18 bin farklı DNA dizilimini incelediler.

Çayırın kaç bitkiden oluştuğunu bulmayı hedefliyorlardı.

Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayımlanan araştırmanın başyazarı Jane Edgeloe, “Sadece bir cevap vardı ve bu bizi şaşırttı!” diyor ve ekliyor:”Sadece bir bitki Shark Bay’de 180 km’den geniş bir alana yayılarak yeryüzünde bilinen en büyük bitki haline gelmişti.”

Körfez boyunca çok değişken koşullarda büyümüş olması bitkinin dayanıklılığına da dikkat çekiyor.

BBC, deniz çayırının kapladığı alanın ABD New York’un ünlü semti Manhattan Adası’nın üç katı büyüklüğünde olduğunu bildiriyor. Söz konusu çayır, İstanbul’un yaklaşık 50’de biri kadar alan anlamına geliyor.

Araştırmacılardan Dr Elizabeth Sinclair, “Gerçekten esnek görünüyor; çok çeşitli sıcaklık ve tuzluluk oranlarıyla aşırı yüksek ışık koşullarında yaşıyor. Bu durum birçok bitki için aslında olarak oldukça stresli koşullar yaratır” diyor.

9 yaşındaki kıza, saklambaç oynarken dağ aslanı saldırdı

FELAKETLERİN ERKENDEN UYARDIĞI ÜLKE

Dünya, son yıllarda olağanüstü doğa olaylarının yol açtığı felaketlerle yüzleşti. Yeryüzünün en büyük bitkisine ev sahipliği yapan Avustralya, iklim değişikliğinin en fazla hissedildiği ülkelerden biri.

Avustralya’da geçtiğimiz üç senede yangınlar ve seller 500’den fazla insanın ve milyonlarca hayvanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Kuraklık, hortum, çılgın medcezirler insanların hayatını etkisi altına aldı.

Yaşam masrafları ve doğal afetlerin önemi daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yaklaştı. Climate Council sivil toplum kuruluşunun raporuna göre, Avustralya’da araştırmaya dahil edilen her 25 evden biri 2030’a kadar etkin şekilde sigorta edilemez olarak kaydediliyor. Yani ülke bir ‘sigorta kriziyle’ karşı karşıya.

Brezilya’da felaketin bilançosu ağırlaşıyor

KRİTİK EŞİK 5 YILDA AŞILABİLİR

Yeryüzünün, küresel ısınmanın sınırlandırılması için eşik olarak belirlenen seviyeye, gelecek beş yıl içinde ulaşacağı öngörülüyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) raporuna göre 2025’e kadar, dünyanın sanayi öncesi seviyelerin 1.5 C derece üzerinde ısınması ihtimali yüzde 40 oranında.

Paris İklim Anlaşması’nın belirlediği düzenlemeler küresel ısınmanın 2 C derecenin altında tutulmasını, sınır hedefin de 1.5 C derece olmasını öngörüyordu.

WMO’nun araştırması, İngiltere’nin meteoroloji birimi Met Office ve aralarında ABD ile Çin’in de bulunduğu 10 ülkede görevli bilim insanlarının modellemelerini temel aldı.

Son on yıldan birinde, 1.5C derece eşiğe ulaşma ihtimali daha önceki araştırmalarda %20 oranında görülüyordu. Yeni değerlendirmeler bu oranı yüzde 40’a yükseltti.

BBC’ye konuşan Met Office’te görevli üst düzey bilim insanı Leon Hermanson, 1980-1990 döneminde öngörülen derecelere kıyasla yeni oranların çok büyük bir artışa işaret ettiğini söyledi ve “Bu, 1.5C’ye yaklaştığımız anlamına geliyor. Henüz o eşikte değiliz ama yaklaşıyoruz. Güçlü bir şekilde harekete geçmek için zaman daralıyor, buna şimdi ihtiyacımız var” dedi.

DOĞAL DEĞİŞKENLER

Araştırmacılar, gelecek beş yıldan birinde ısınma, sanayi öncesi döneme kıyasla 1.5 C derecenin üstüne çıksa bile bunun geçici bir durum olacağını da ifade ediyor.

Doğal değişkenlikler, gelecek birkaç yılın biraz daha soğuk olabileceği anlamına geliyor. Küresel ısınmanın 1.5 C derecelik eşiği kalıcı olarak aşmasının 10 ya da 20 yıl alabileceği belirtiliyor.

Imperial College London’a bağlı Grantham Enstitüsü’nde Araştırma Birimi Başkanı Dr. Joeri Rogelj, “Met Office’in 1.5 C derecesi, Paris İklim Anlaşması’nın 1.5C derece sınırı ile karıştırılmamalı” diyor ve şöyle açıklıyor:

“Paris Anlaşması hedefleri küresel ısınmaya atıf yapıyor – bu da, yıl yıl değişkenler giderildiğinde planetin ısısındaki artış demek. Yalnızca bir yıl 1.5 C dereceye ulaşılması, Paris Anlaşması’nın sınırlarının aşıldığı anlamına gelmez ama yine de çok kötü bir haber. Bize, iklim hareketinin ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor ve küresel ısınmanın durdurulması için emisyonların sıfıra indirilmesi gerekiyor.”

BM’nin 2018’de düzenlediği iklim panelinin raporu, küresel ısınmanın 1.5 C dereceyi aşması durumunda iklim değişikliğine etkisinin de çok büyük olacağını ortaya koymuştu.

Mevcut tahminlere göre, son dönemde sera gazı emisyonlarında kesintiye gidileceği sözleri verilmesine rağmen, dünya 3C dereceye kadar ısınma yolunda ilerliyor.

1.5C SİHİRLİ BİR SAYI DEĞİL!

WMO’nun Genel Başkanı Prof. Petteri Taalas, yeni araştırma sonuçlarının “istatistiklerden daha fazlasına işaret ettiğini” söyledi:

“Bu araştırma, yüksek bilimsel beceriyle, Paris İklim Anlaşması’nın belirlediği düşük hedeflere ölçülebilir ve dosdoğru bir şekilde ilerlediğimizi gösteriyor. Bu, dünyanın sera gazı emisyonlarını kesme taahhütlerini en kısa zamanda yerine getirmesi ve karbonsuzluğun sağlanması için bir uyarıdır.”

Reading Üniversitesi’nde görevli iklim bilimcisi Prof. Ed Hawkins de eğer yeni tahminlerin doğru olduğu kanıtlanırsa “bunun, Paris İklim Anlaşması’nın eşiğinin aşıldığı anlamına gelmeyeceğini” söylüyor.

Hawkins, 2016’da iki ay ısınmanın 1.5 C dereceye çıktığını hatırlatıyor ve geleceğe ilişkin uyarıyor: “İklim ısındıkça, 1.5 C derecenin üstüne çıkan aylar daha çok olacak. Sonra birkaç ay, bütün bir yıl, iki ya da üç yıl, sonunda da her yıl ortalama 1.5C derecenin üstüne çıkacak.”

Hawkins, 1.5 C derecenin “geçiştirilecek sihirli bir sayı olmadığını” da belirtip şu yorumu yaptı:

“Bu uçurumun kenarı gibi değil, daha ziyade eğimli bir arazideymişiz gibi, iklim ısındıkça etkisi giderek daha kötü olacak. Isınmanın sınırlandırılması için bir sınır çekmeliyiz ama daha şimdiden İngiltere’de ve dünyanın başka yerlerinde iklim değişikliğinin etkisini gördüğümüzü fark etmeliyiz, bu etkiler giderecek daha güçlü olacak.”

Toronto’da 78 yılın sıcaklık rekoru kırıldı
Agatha Kasırgası Meksika’da can aldı